top of page

Hakkımızda..

Yapılarda su-nem yalıtımı; nereden, ne ÅŸekilde, hangi ÅŸiddette gelirse gelsin, suyun veya nemin yapının bir kısmına veya kapsadığı hacimlere zarar vermesini önlemek amacıyla yapılır. Temel ve bodrum perdelerinde yapılan su yalıtımının amacı, yapıyı normal ÅŸartlarda sudan korumanın yanı sıra, toprakta bulunan ve yeraltı suları ile yapıya kadar yükselme imkanı bulan kimyasal maddelerden korumaktır.

 

Yapı elemanlarına sadece yeraltı suları, yüzeysel sular ve zemin (toprak) rutubeti olumsuz etki yapmamaktadır. Suyu yapı elemanlarına iten bazı kuvvetler vardır. Bunlar; yaÄŸmur damlasının kinetik enerjisi, kapiler emme kuvveti, yerçekimi kuvveti, hava basınç farkları ve hidrostatik basınçtır.

 

Zemin rutubeti, zeminde daima mevcut bulunan, kılcallık yoluyla yapının bünyesine girip zararlara yol  açan,  zeminin  cinsine baÄŸlı olarak etki derecesi deÄŸiÅŸkenlik gösteren sudur. DeÄŸiÅŸik literatürlerde söz konusu rutubet; zeminin tanecikleri ile aderans temin eden ve sızmayan su, zemin tanecikleri arasında köÅŸelere asılı kalan su, zemin taneciklerini ince bir film ÅŸeklinde saran su ve yer altı suyu veya birikinti sularından kılcal olarak emilen su ÅŸeklinde tanımlanmıştır.

 

Yeraltı ve sızıntı suları, toprak nemi ve yerüstü suları yapıyı dışardan, kullanma suyu ise içeriden zorlar. Bununla birlikte suyun yapıyı zorlayış yönü yalıtımın yapıdaki yerini belirlemeye genellikle yetmez. Suyun basıncına baÄŸlı olan zorlama ÅŸiddeti çok daha önemlidir. Yeraltı suyu gibi birikmiÅŸ kapalı sulara batırılan bir yapının dış duvarlarında    batış  derinliÄŸi  ile  orantılı hidrosta-tik basınç oluÅŸur. Kullanma suları da aynı ÅŸekilde hazne yapılarının iç cidarlarına hidrostatik basınç uygular ki; buradaki basınç yüksekliÄŸi, depolanmış suyun yüksekliÄŸine eÅŸittir. Sızıntı suları, yerüstü kesiminde yağışlar ve ıslak hacimlerde kullanma suları, eÄŸer yapısal nedenlerle aksamasına engel olunmamış ise; yapı elemanları boyunca basınçsız olarak akar veya sızarlar. Son olarak da toprak nemi basınçsızlık etkisi ile, kapilarite yoluyla, yapı elemanları içinde yerçekiminin aksi yönünde yükselirler.

 

Suyun “basınçlı”, “basınçsız” ve “kapiler” diye tanımlanan üç deÄŸiÅŸik etkisi için, prensipte birbirinden farklı üç yalıtım türü söz konusu olabilmektedir. Bunlar; su basıncına dayanıklı yalıtım, satıh ve sızıntı sularına karşı yalıtım ve toprak nemine karşı yalıtımdır.

 

Temellerde yüzeysel ve yer altı sularının yol açacağı zararlardan korunmak amacıyla yapılan su-nem yalıtımı özel bir uzmanlık gerektirir. Aslında zor ve kritik bir uygulama olan temelde su yalıtımının ana prensibi olan drenajlı yalıtım uygulaması ÅŸarttır. Drenaj, yalıtım kaçakları oluÅŸturması halinde sızıntı sularını en aza indirebile-ceÄŸi gibi, uygulama sırasında da kuru bir yüzeyde çalışmasını saÄŸlamaktadır. Ancak unutulmaması gereken bir gerçek de drenajın hiçbir zaman su-nem yalıtımının yerine geçmeyeceÄŸidir. Her ne kadar modern malzeme-lerle drenaj saÄŸlanırsa saÄŸlansın, yapı elamanına bir ÅŸekilde su ulaÅŸacaktır. Temel su yalıtımı uygulamalarında drenajın ana görevi, suyun basıncını düÅŸürmektir

 

Bu  çalışmada, su-nemin temel ve bodrum perdelerine nüfuzu ile nitelikli su-nem yalıtımında yapılması gereken bazı rasyonel çözüm önerilerinin ortaya konulması amaçlanmıştır.

 

SUYUN-NEMÄ°N TEMEL VE BODRUM PERDELERÄ°NE NÜFUZU VE BAZI SONUÇLARI

 

Yağış suları toprak ile temas edince yer çekimi etkisiyle sızma suyu olarak alt bölgeye hareket eder. Az gerilimli bir tabaka ile karşılaşınca hızı azalarak birikir ve yer altı sularını oluÅŸturur. Sızma suları toprak içindeki kılcal boÅŸluklardan yer çekimine ters doÄŸrultuda, atmosfer basıncı ile dengeleninceye kadar hareket ederek kapiler suyu oluÅŸturur ve bu su gözenekli yapı elemanlarına kılcallık yolu ile etki eder. Hava kılcallığının yükselmesi atmosferde daha çok su buharı bakımından doygunluÄŸa ulaÅŸmasına ve taşıdığı su buharının su damlası ÅŸeklinde malzeme üzerinde yoÄŸuÅŸmasına bir baÅŸka ifade ile neme neden olur.

 

Bu nedenledir ki, yapıların topraÄŸa oturan ve tüm ağırlığını taşıyan bölümleri, su ve nemin yaratacağı korozyona karşı en iyi korunması gereken bölümlerdir. Genellikle temelde su-nem yalıtımı yapılması kararı, bodrum ve zemin katta yer alan mekanın kullanım amacına göre verilir. ÖrneÄŸin, bu alanlar sığınak olarak kullanılacak ise su yalıtımı yaptırmak “gereksiz”, konut olarak kullanımı durumunda ise “gerekli” tarzındaki yaklaşım son derece yaygındır. Oysa, bodrum ve zemin kat alanı hiçbir ÅŸekilde kullanılmasa da, yapının tüm zati yükünü taşıyan, deprem ve zemin oturmaları esnasında en fazla gerilime maruz kalan betonarme taşıyıcı elemanlar bu bölümde yer almaktadır. Betonarme taşıyıcının içinde yer alan donatılar, suyun yıpratıcı etkisine maruz kaldıkla-rında paslanarak çürümeye baÅŸlar ve taşıyıcılık özelliÄŸini sürekli kaybederek yıpranırlar. Sonraki aÅŸamalarda beton suya karşı korunmaya baÅŸlansa bile, bu çürüme süreci durdurulamaz.

 

Korozyon oluÅŸumu metallerin çevreleriyle girdikleri bir elektrokimyasal sonucu aşınmaya ve bozulmaya uÄŸramasıdır. Korozyonun üç ana bileÅŸeni vardır. Bunlar; anot reaksiyonu, katod reaksiyonu ve elektrolittir. Korozyonun gerçekleÅŸmesi için bu üç bileÅŸenin aynı anda mevcut olması ÅŸarttır. Herhangi birinin ortadan kaldırılması durumunda korozyon olayı duracaktır. Bazı çevresel etkiler korozyonun geliÅŸim ve hızını artırmaktadır. Bunlar arasında; ortamda bulunan nem, oksijen, sıcaklık deÄŸiÅŸimleri ve asitler gösterilebilir. Ayrıca çimentonun hidratasyonundan sonra betonun pH deÄŸeri 12,5-13,5 arasındadır. Bu bazik ortam sonucunda çeliÄŸin etrafındaki demir oksitler koruyucu bir tabaka oluÅŸturur. Betonarme yapılarda bu koruyucu tabaka karbonasyon ve klor nedeniyle bozulur.

 

Donatı çelikleri dışında betonarme taşıyıcı eleman da, bünyesine giren suyun getirdiÄŸi kimyasal elementler ve tuzlarla bozulmaya ve hesaplanmış fiziksel özelliklerinden uzaklaÅŸmaya baÅŸlar. Elemanın ıslanma-kuruma veya donma-çözülme reaksiyonları sonucu, betonun bünyesindeki su çatlaklara neden olabilmektedir. Artan çatlak çapları daha fazla suyun betona yerleÅŸmesine de neden olur. Bir sonraki donda çatlak sayısı ve çapları artmıştır. Yani, donma-çözülme tekrarları sonucu betonarme taşıyıcının önlenemez yıpranışı hızla ilerler.

​

​

Ağırlıklı olarak yığma binalarda kullanılan mütemadi (sürekli) ve münferit (tekil) temeller; su yalıtımının saÄŸlıklı olabilmesi için betonarme taşıyıcı ayakların üzerine su yalıtımı yapılmış bir grobeton üzerine oturtulması gerekir. Bu yöntemle taşıyıcı ayaklar, zeminden gelecek suya karşı koruma altına alınmış olur. Temel bittikten sonra dış hatlarda ayaklar arasında tuÄŸla duvar örülerek bir yüzey oluÅŸturulur. Bu yüzey su yalıtım malzemeleriyle kaplanır. Grobeton kenarında iki yalıtım katmanı birleÅŸtirilerek yapının temel bölümü tamamen koruma altına alınır. Zemin döÅŸemesinin altına suyun ulaÅŸması engellendiÄŸinden ayrıca döÅŸeme yalıtımı yapmaya gerek yoktur. Betonarme ayakların altında grobeton katmanı oluÅŸturulamıyorsa, taban döÅŸemesi üzerine su yalıtımı yapılarak ve bu yalıtımı yanlarda oluÅŸturulacak tuÄŸla duvar üzerindeki yalıtım katmanı ile birleÅŸtirmek diÄŸer bir çözümdür. Bu durumda betonarme ayakların suya karşı korunumu saÄŸlanamaz. Kimyasal katkılarla betonun suya karşı direncini artırmak gerekir. Yapının betonarme olması halinde, döÅŸemede yapılan su yalıtım katmanı kolon filizleri üzerine gelen noktalarda kesintiye uÄŸrayacaktır. Bu bölümlerde, filizlere saç levha geçirilerek yalıtımı bu levha üzerinde devam ettirmek ve delikleri polimer bitüm esaslı bir macunla doldurmak suretiyle su yalıtımını güçlendirmek gerekir.

 

NÄ°TELÄ°KLÄ° SU-NEM YALITIMINDA YAPILMASI GEREKEN HUSUSLAR

 

Özellikle bodrum katların daha konforlu yapılabilmesi, üretilen yapının da daha dayanıklı ve uzun ömürlü olması bakımından yalıtım neme, yüzeysel ve yaÄŸmur sularına karşı yapılacaksa; binayı çevreleyen ve toprak altında kalacak olan temel perdelerine tamamen geçirimsiz bir malzeme, örneÄŸin bitümlü yalıtım örtüleri ile suyun veya rutubetin geldiÄŸi dış taraftan düzgün ahÅŸap mala perdahlı perde yüzeyine yapıştırılarak uygulanır. Uygulama, su veya rutubetin bulunduÄŸu toprak seviyesi kotunun kapilarite-kılcallık ile yüksele-bileceÄŸi 30 cm yukarısından baÅŸlayarak temel altı kotundan biraz daha aÅŸağıya kadar iner. Yalıtım alt seviyesinde yapılacak bir drenaj sistemi ile de suların toplanması ve drene edilmesi saÄŸlanmalıdır.

 

Yeraltındaki en yüksek su seviyesinin bod-rum döÅŸemesi üzerinde olması durumunda ise yalıtım, büyük bir önem taşır. Yeraltı suyu, zemin tanecikleri arasındaki boÅŸlukları tamamen dolduran ve toprak seviyesi altındaki yapı elemanlarına hidrostatik basınç yapan sudur. Bu nedenle binaya önemli ölçüde zarar verecek bu yeraltı suyunun mutlaka yalıtılması gerekir. Binanın "yapılmış" ya da "yapılacak" olması durumuna göre yalıtım, iki ÅŸekilde uygulanabilir.

 

Basınçlı suya karşı bohçalama temel yalıtımları, içten veya dıştan yalıtım olarak adlandırılan iki ayrı sistemde uygulanır. Ancak her iki sistemde de bohçalama yalıtım, asıl binanın radye jeneral statik betonu dışında yer alır. Hafriyat çukurunun açılmasından sonra su seviyesinin temel taban yüzey kotunun altına düÅŸürülmesi gerekir. Su seviyesini düÅŸürecek pompaların seçimi için suyun debisi ölçülmeli ve ona göre bir deÄŸerlendirme yapılmalıdır. Pompaların elektrikli ve mazotlu olarak yedekli çalışabilecek ÅŸekilde bulundurulması yararlıdır. Taban alanı etrafındaki drenajın, suları topladığı pompaj çukurlarına, alanın kendi sahası içindeki suları da toplayabilecek ÅŸekilde planlanmalıdır. Ä°nÅŸaat seviyesi, suyun kaldırma gücünü karşılayabilecek basınca ulaşıncaya kadar pompaj ile su tahliyesi durdurulmamalıdır. Aksi halde yapının yüzdürülme riskinin bulunduÄŸu unutulmamalıdır.

 

Su yalıtımı, temel ve perde duvarlarının dış yüzeylerine; içten uygulanan ve dıştan uygulanan diye ikiye ayrılır. Ä°çten yalıtım uygulaması, bitiÅŸik nizamlarda veya temel perdeleri arasında insan çalışmasına yeterli ÅŸev açıklığının bulunmadığı hallerde veya aynı ÅŸartlar altında mevcut binada daha önce yapılmamış bir binada tercih edilir. Bu sistemde ana prensip, bir dış çanak iç yüzüne yatayda ve düÅŸeyde bir defada yalıtım yapılması ve binanın bu havuz içine oturması ÅŸeklindedir. Dış çanağın muhtemel tasmanlarla uyum saÄŸlayabilmesi için betonarme hazırlanması tavsiye edilir. Özetle, yapılmış-tamamlanmış bir yapının iç yüzeyine uygulanan bir yalıtım ÅŸeklidir.

 

Ayrık nizam, yapılarda veya temel perde duvarları dışında insan çalışmasına yeterli ÅŸev açıklığının bulunması halinde tercih edilir. Bu sistemde ana prensip, radye jeneral temelin oturacağı beton taban yalıtımının yatayda birinci aÅŸama olarak yapılmasından sonra, kaba inÅŸaatın belli bir seviyeye gelmesi ile taban yalıtım filizlerinden hareketle ikinci aÅŸama olarak perde duvar yalıtımının yapılması ÅŸeklindedir. Bu sistemin uygulanmasında en önemli konu tabandan gelen yalıtım filizlerinin muhafazası ve sürekliliÄŸidir. Bu amaçla taban betonu, temel perde sınırının minimum 60 cm taÅŸacak ÅŸekilde ve içe doÄŸru ÅŸevli hazırlanır. Daha sonra perde sınırını aÅŸan taban yalıtım filizleri düÅŸük dozlu beton ile korunmaya alınır.

 

Radye temeller, su yalıtımının saÄŸlıklı ÅŸekilde yapılmasını kolaylaÅŸtıran ve özellikle çok katlı binalarda kullanılan bir temel tipidir. Bina alanının tamamını kaplayacak ÅŸekilde oluÅŸturulan grobeton üzerine su yalıtımı yapıldıktan sonra koruma betonu atılır. Daha sonra yan perde duvarlar tamamlanır. DüÅŸeyde su yalıtımı yapılır. Grobeton üzerindeki su yalıtım katmanıyla düÅŸeydeki su yalıtım katmanı birleÅŸtirilir. Koruma katmanı bitirildikten sonra toprak dolgu yapılır. Yapının temel bölümü dıştan gelebilecek su hamlelerine karşı tam bir koruma altına alınmış olur.

Radye temel ile yapılan binalarda diÄŸer bir yalıtım ÅŸekli ise kısaca ÅŸöyledir. Ara yalıtım sistemi, bitiÅŸik nizam düzenine uygun yapılanmalarda kullanılır. Yapının zemin oturum alanı dışında, çalışma mesafesi kalmıyorsa, taban betonu ve dış hatlarda yan perdeler oluÅŸturulur. Bu yapının iç cephelerine tabanda ve yanda su yalıtım katmanı uygulanır. Tabanda koruma betonu, yanlarda koruma katmanı oluÅŸturulur ve ikinci taban betonu dökülür. Daha sonra ikinci perde beton duvarlar çıkılır. Bu sistem aynı temel elemanlarının iki kez oluÅŸturulmasını gerektirdiÄŸinden, diÄŸerlerine göre daha yüksek maliyetlidir. Ancak, arada kalan yalıtım sistemi, dıştan gelecek su basıncına ve içten gelebilecek zedelenmelere karşı çok güçlüdür. Yani, bu sistemle yapı tam olarak koruma altına alınır. Sürekli yükselen rutubete karşı yalıtımda duvarla birlikte uygulanan nem kesici tabakalar söz konusudur. Bu tabakaların, duvarın statik bütünlüÄŸünü bozmayacak biçimde teÅŸkili zorunludur. Ayrıca bodrum duvarlarının genelde betonarme perde olması nedeniyle, burada kullanılacak betonun geçirimsiz beton olması gerekir.

 

Yatay veya az eÄŸimli yüzeylerin rutubete karşı yalıtımında; yüzeylerin yalıtımı için polimerik bitümlü örtüler, su geçirimsiz ÅŸap veya beton gibi çimento baÄŸlayıcılı malzemeler kullanılabilir. Bu malzemelerin uygulanmasında duvardaki yalıtımla, burada uygulanan yalıtımın “rutubet köprüsü” meydana getirmeyecek biçimde birbirine baÄŸlanmasını saÄŸlanmalıdır. Ancak, uygulama tamamlanır tamamlanmaz, yalıtım, tuÄŸla duvar veya XPS yani ısı yalıtım levhaları ile korunmalıdır.

 

Su-nem yalıtımı, temel tabanından toprak seviyesinin en az 30 cm üzerine kadar devam ettirilmelidir. Uygulamada genelde iki deÄŸiÅŸik yöntem tercih edilir. Bunlardan birincisi, sürme tipi yalıtım malzemeleri ile uygulamadır. Buna basit uygulama da denilebilir. Bunlar, soÄŸuk ya da sıcak da uygulanabilirler. SoÄŸuk uygulamalı sürme tipi malzemeler üç defada uygulanırlar. Sıcak uygulamalı sürme tipi malzemeler ise, iki defada uygulanırlar. Bunlar yüzey üzerinde daha kalın bir film tabakası meydana getirdikleri için kalite açısından daha üstündürler.

 

Ä°kincisi ise, sıvama tipi malzemeler ile uygulamadır. Bu uygulama duvar yalıtımında baÅŸarı ile kullanılabilir. Bunlar genellikle, iki ince kat halinde uygulanırlar. Çimento baÄŸlayıcılı su geçirmez sıvalar kullanılması durumunda, sıva kalınlığının en az 20 mm olması gerekir. Uygulama tek defada bitirilemiyorsa, ekleme yerlerinde 20-30 cm geniÅŸliÄŸinde bindirmeler yapılmalıdır.

 

Damlayabilir ve/veya akabilir durumdaki suya genel olarak basınç yapmayan sızma sular veya basınçsız sular adı verilir. Bu su, yağış suyu, sızma su, kullanma suyu olabilir. Yapı ve yalıtım üzerine ya hiç ya da geçici olarak bir hidrostatik basınç yapar.

 

Sızma suya karşı yapılacak yalıtımda, sızma suyun geçici olarak hidrostatik bir basınç yapacağı da dikkate alınırsa, en az iki katlı bir yalıtım yapılması gerekir. Ancak, yüzeyden gelen sızma suya karşı çoÄŸu zaman yeraltında kalan yapıların (garaj, sığınak, askeri amaçlarla yapılan çeÅŸitli depolar vb) yatay alanların yalıtımı söz konusu olduÄŸunda iki katlı bir yalıtım her zaman daha iyi sonuç verecektir. Yukarıda sözü edilen kat sayıları hafif örtüler için geçerlidir. Ağır örtüler söz konusu olduÄŸunda, bu örtüleri tek kat olarak kullanmak ve bir kat hafif örtü ile takviye etmek gereklidir. Tek katlı bir uygulama, hiçbir zaman tavsiye edilemez. Ancak, yatay alanların yalıtımında iki katlı bir uygulama yapılmalıdır.

   

Basınçsız suya karşı yalıtım uygulanacağı zaman, yalıtımın; korunacak yapı yüzeylerini, suyun etkisinde kalan kısımlarında tamamen örtmesine ve basınç yapmayan suyun içeri sızmasının önlemesine dikkat etmelidir. Yalıtımın detaylandırılmasında aÅŸağıdaki etkilerin göz önünde bulundurulması gerekir. Bunlar;

 

  • Yalıtım yapılacak yapının planlanmasında yalıtımın maruz kalacağı etkiler göz önüne alınmalı ve gerekli önlemlerle yalıtımın gereÄŸinden fazla zorlanması önlenmelidir.

  • Yapıda meydana gelebilecek çatlaklar yalıtım tarafından karşılanamayacak kadar büyükse, armatür, ters omega yaparak dilatasyon teÅŸkili, ayırıcı tabaka gibi önlemlerle giderilmelidir.

  • Yapıdaki dilatasyonlar bunların yalıtımı için gerekli ÅŸartlar göz önüne alınarak, planlama döneminde tespit edilmeli ve detaylandırılma-lıdır.

  • Yalıtım, sadece, yalıtım düzeyine dik açıdan etki eden kuvvetleri karşılayabilir. Planlama dönemin-de bu faktör unutulmamalı ve gerekli önlemler alınmalıdır.

  • Yalıtım, genel olarak, iki rijit yapı elemanı arasına gömülmelidir.

  • Basınç yapmayan sızma suya karşı yalıtımı yapılacak yapılarda etkili ve sürekli drenaj için gerekli önlemler alınmalıdır.

  • Yalıtımın uygulanacağı zemin, saÄŸlam, kuru, düzgün olmalı; zeminde çatlaklar, çukur ve çıkıntılar bulunmamalıdır. Bütün köÅŸe ve kenarlar yan çapı 4 cm olacak ÅŸekilde yuvarlatılmalıdır.

  • Yalıtımı delip geçen yapı elemanlarının (örneÄŸin; borular vb) yalıtımın bunlara baÄŸlan-masını saÄŸlayacak biçimde baÄŸlantı parçaları bulunma-lıdır. Bu elemanlar, yalıtımın bunlara her taraftan baÄŸlanabileceÄŸi biçimde yerleÅŸtirilmelidir.

  • Yalıtım uygulaması tamamlandıktan sonra bir koruyucu tabaka ile korunmalıdır.

 

Bir binanın planlanması ve konstrüksiyonu, basınçlı suya karşı yalıtımı göz önünde tutularak yapılmalıdır. Kural olarak, binanın suya bakan yüzüne yapılan yalıtımın binayı dıştan tamamen sarması gerekir. Yapıya ve yalıtıma sürekli ve belli bir hidrostatik basınç yapan suları kapsar. Metre cinsinden su sütunu yüksekliÄŸi ile ifade edilen su durumu kg/m2 olarak basınç yapar. Basınçlı suya karşı yalıtım detaylandırması, su basıncı ve yapının yalıtım üzerine yapacağı sıkışma basıncı olarak iki faktöre göre belirlenir. Bu konuda okside bitümlü örtülerle çözümler getiren TS 3647’nin günümüzün yüksek performanslı örtülerine uyarlanması ve üretici firmaların bilgi birikimi ile önerilecek detaylar tabloda belirtilmiÅŸtir. Ancak her projenin özgün zemin ve yapısal koÅŸulları her defasında yeniden etüt edilmelidir.

 

Basınçlı suya karşı yalıtımın yapılmasında ÅŸu hususlara dikkat edilmelidir:

 

  • Yalıtım, her iki yüzden de boÅŸluksuz bir biçimde, sabit yapı elemanları ile kaplanmış olmalı beton rötre yaptıktan sonra dahi, iki sert yapı elemanı, tarafından belirli bir yüzey basıncı altında tutulmalıdır.

  • Yalıtım, sürtünmesiz olarak kabul edilmeli ve bu nedenle ancak yalıtımın yapılacağı yerde dik kuvvetleri iletebileceÄŸi unutulmamalıdır.

  • Yalıtıma etki eden kuvvetlerin eÅŸ oranda dağıtılmasına ve kuvvet farkları meydana getirmemesine özen gösterilmelidir.

  • Yalıtımın sürekli olarak yumuÅŸama noktasının, elastometrik örtülerde 120oC ve plastometrik örtülerde 140oC yukarı sıcaklıklara maruz kalmayacağı; kalması durumunda ise özel önlemlerin alınması gerekeceÄŸi unutulmamalıdır.

  • Dilatasyonlar, daima, yalıtım düzlemine dik olacak biçimde düzenlenmeli, köÅŸe ve kenarlardan en az 50 cm uzaklıkta olmalıdır.

  • Yalıtım yapılacak binanın planı, olanak olduÄŸu ölçüde, basit tutulmalı ve yalıtım tabanındaki farklı seviyeler 45o’den daha az eÄŸimli eÄŸik yüzeylerle birbirine baÄŸlanmalıdır.

  • Basınçlı suyun en fazla yükselebileceÄŸi seviyeye göre yalıtım uygulama yüksekliÄŸi tespit edilmelidir. Geçirgen zeminlerde bu yükseklik, sözü edilen seviyenin 30 cm üzerinde olabilir. DiÄŸer bütün durumlarda, toprak seviyesinin 30 cm üzerine kadar yalıtım devam eder.

  • Yalıtımın yapılacağı beton zeminin yüzeyi muntazam ve temiz olmalıdır. Sıkıştırılmış, saÄŸlam zeminlerde beton kalınlığı 10 cm olmalı; ancak taşıma gücü fazla yüksek olmayan zeminlerde bu kalınlık arttırılmalı ve gerekiyorsa, beton donatılı yapılmalıdır.

  • DüÅŸey yalıtımın yapılacağı yardımcı duvarlar, zemin betonun dış kenarlarında, zemin betonun-dan bir yalıtım örtüsü ile ayrılırlar. Bunlar genel-likle, tuÄŸla veya briket duvar ÅŸeklinde inÅŸa edilirler.

  • Ancak, yalıtıma baskı yapacak bir toprak yükü bulunmadığı zamanlarda; ankrajlarla tespit yoluna gidilir ve betonarme perde duvarlar inÅŸa edilir.

  • Ankrajların, köÅŸeler, dilatasyonlar ve yalıtımın bitiÅŸ noktalarından uzaklığı ise en çok 0.35 m, birbirinden uzaklığı ise en çok 1.50 m olmalıdır. Yardımcı duvarların köÅŸeleri, baÄŸlantı teÅŸkil etmeyecek biçimde örtülmelidir. KöÅŸelerde ve 5 ile 10 m mesafelerde, duvarlarda da düÅŸey dilatasyonlar yapılarak bunlar iki kat bitümlü örtü ÅŸeridi ile birbirinden ayrılırlar. Yardımcı duvarlar, inÅŸa edilmiÅŸ bulunan sabit yapı kısımlarından ayırıcı tabakalar yardımıyla ayrılırlar. Yardımcı duvarlar örüldükten sonra, iç kısımları sıvanarak perdahlanır. Duvarlar 1.5 m’den fazla yükseklikte iseler; mutlaka tuÄŸla ayaklarla takviye edilerek devrilmelerinin önüne geçilmelidir

  • Su yalıtımının uygulanacağı zemin, kuru ve düzgün olmalı, zeminde çatlaklar, çukur ve çıkıntılar bulunmamalıdır. Bütün köÅŸe ve kenarlar yarı çapı 4 cm olacak ÅŸekilde yuvarlatılmalıdır. Yalıtımı delip geçen yapı elemanlarının, yalıtımın bunlara baÄŸlanmasını saÄŸlayacak biçimde baÄŸlantı parçaları (flanÅŸlar) bulunmalıdır. Yalıtım uygulaması tamamlandık-tan sonra koruyucu tabaka ile korunmalıdır.

Niteliksiz veya yalıtımsız temel ve bodrum duvarlarında şu kusurlar oluşur;

 

  • Su sızıntısının olduÄŸu hallerde beton içindeki suların donması sonucu genleÅŸmesiyle beton bütünlüÄŸü bozulur ve çatlaklar oluÅŸur,

 

  • Atmosfer etkisi altında kalan demir yüzeyinde oluÅŸan demiroksit veya veya demirhidroksit tabakasının bünyeden ayrılması, kütlede ağırlık kaybına neden olur.

 

  • Ä°çeri giren sular küflenme ve mantarlaÅŸmaya neden olur,

 

  • Betondaki demir donatı korozyona uÄŸrar,

 

  • Özenle seçilmiÅŸ ve döÅŸenmiÅŸ seramiklerin oynaması, derz aralarının çatlaması ve dökülmesi ile karşılaşılır.

 

  • Aldığı nemden dolayı sıvaların, boyaların ve duvar kağıtlarının kabarmasına neden olur.

​

 

Sonuç olarak, su veya nemin oluÅŸumu çok farklı olaylardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle daha proje aÅŸamasında zemindeki su durumuna göre temel sistemi ve su yalıtım sistemi belirlenmelidir. Su-nem oluÅŸumu, binanın zati yükünden, farklı zemin hareketleri ve/veya yüzeysel suların temel yatağına girmesi gösterilebilir. Bu durumun kesin olarak ne zaman gerçekleÅŸeceÄŸini tahmin etmek oldukça zordur. Binanın oturduÄŸu zemin tipi ne olursa olsun, su-nem oluÅŸumu farklı nedenlerden kaynaklandığından, bütün yapıların temel ve bodrum duvarlarına su yalıtımı yapılmalıdır.

 

En etkili su yalıtım uygulaması hiç ÅŸüphesiz dıştan yapılan, diÄŸer bir deÄŸiÅŸle bohçalama tekniÄŸi ile saÄŸlanabilir. Ayrıca temel ve perdelerde su-nem yalıtımında baÅŸarılı olmak ve soruna kalıcı bir çözüm getirmek, sistem ve malzeme seçimine titizlik, doÄŸru detaylandırma ve hassas bir uygulama ile gerçekleÅŸebilir.

 

Temel yalıtımının en önemli özelliÄŸi, hata kabul etmemesi, geri dönüÅŸün ve telafisinin imkansız oluÅŸudur. Toprakla temas halindeki bütün duvar yüzeyleri rutubete karşı kesinlikle yalıtılmalıdır. Bu nedenledir ki yalıtımın sadece yüzeyine dik gelecek kuvvetleri karşılayabileceÄŸi proje aÅŸamasında hatırlanmalıdır. Betonun korozyona uÄŸramaması için korozyon engelleyici (inhibitör) katlar kullanılmalıdır.

 

Yapıların tasarımında kullanılan temel prensibe uygun olacak ÅŸekilde, temel su yalıtım sistemine daha proje aÅŸamasında karar vermek gerekir. BaÅŸlıca sığ temel prensipleri arasında yer alan mütemadi, münferit ve radye temellerde su yalıtımının hangi yöntemlerle gerçekleÅŸtirileceÄŸine bu aÅŸamada karar verilmesiyle yapının özelliklerine tam olarak uyan yalıtım sistemi ve temel tipinin belirlenmesi kolaylaşır.

bottom of page